bagdad

ReadAboutContentsHelp

Pages

2
Complete

2

FASL-I SÂNÎ DER BEYÂN-I EYÂLET-İ BAĞDÂD Eyâlet-i Mezbûrenin Hudûd-ı Umûmiyyesi Bağdâd eyâleti şarkan İran memâlikinden Kirmân-Şâhân ve Lûristân kıt‘alarıyla ve cenûben yine memâlik-i mezbûreden Hûzistân kıt'asının bir mikdârı ve memâlik-i mahrûseden Basra'ya tâbi' Müntefik aşâyiri tasarrufunda bulunan arâzî ile ve garban Çöl-i Kebîr ve şimâlen Musul ve Şehrizûr eyâletleriyle mahdûd niçe kazâ ve kasabât ve anhâ ve makarr-ı aşâyirden mürekkeb bir eyâlettir. Fakat hafi olmaya ki bu ta‘rîf Bağdâd eyâletinin şimdiki hududuna sâdık olup bu takdîrce Bağdâd'ın kürsî-i hükümeti olduğı Irak hıttası üç kısma münkasim olmuş olur. Zîrâ Irak kıt‘ası tûlen Musul ile Abâdân ve arzan Kâdisiyye ile Hûlvân mâbeyninde kâ’in kıt‘a-i vesî‘adan kinâye olarak Basra ve Şehrizûr eyâletleri bu kıt'anın bir cüz-i mütemmimi olmaları ve idâre-i hâliyeye nazaran bunlar başka başka zikr olunmuş bulunmaları cihetle hâricde kalmış olduklarından îzâh-ı hâle mübâderet olunmuştur. Bağdâd Şehrinin Târih-i Tarh ve İnşâsıyle Asıl Bağdâd ve Rusâfe Tarafının Tavzihi Bağdâd şehri hicret-i bâ-sa‘âdet-i fahrü'l-mürselînin yüz kırk beşinci senesinde hulefâ-yı Abbâsî'nin İkincisi Mansûr el-Devâniki nâm halîfe zamânında [70] tarh ve binâ olunmuş olduğu marûfdur. Ancak el-hâletü hâzihî Dicle nehrinin cânib-i yesârında vâki‘ olup vülât-ı izâm ve müşîrân-ı fihâm hazerâtının makarr-ı hükümet edinmiş oldukları kıt'ası asıl Bağdâd olmayup Bağdâd şehr-i kadîmi kıt‘a-i mezkûre mukâbilinde nehr-i mezbûrun cânib-i yemininde kâ’in Karşuyaka denilen cânibde dokuz on sâ‘at muhîtinde bir şehr-i azîm imiş ve şimdiki Bağdâd şehri bilinen mahal zikr olunan asıl Bağdâd şehrinin vaz‘ ve te’sîsinden on sene sonra halîfe-i sâlis Hâdî Halîfe'nin binâ-kerdesi olup ol zaman Rusâfe ismiyle benâm imiş. Hattâ hulefâ-yı müşârün-ileyhimden biri bir cum 'a günü salât-ı cum'ayı Rusâfe tarafında olan câmi‘ de edâ etmiş ve bir kaç gün mürûrunda halîfe-i müşârün-ileyh nüdemâsıyle sohbet iderken Rusâfe'de edâ

Bağdâd şehri otuz üç derece ve on dokuz ve on dokuz dakika ve elli sâniye arzında ve Fransa makarr-ı hükümeti olan Pâris şehrinin dâire-i nısfü'n-nehârından i'tibâren kırk iki derece ve on dakika tûlünde vâki' olduğu reâkatte bulunan mühendis efendilerden tahkik olunmuştur.

Last edit over 3 years ago by norabarakat
3
Complete

3

50

MEHMED HURŞÎD [PAŞA]

olunan cum'adan ol vakta kadar kaç gün mürûr eylediğini bilmek içün "Rüsâfe'de ne vakit cum'a namazını kılmışidik?" deyü su’âl eyledikde humkla ma'rûf olup hazır bulunan bir gulâmları bir mikdâr mülâhazadan sonra "Allahü a'lem pazarertesi günü idi" deyü cevâb verdiği ve ol sûret ile arz-ı dirâyet sadediyle ibrâz-ı mâye-i humk ve gabâvet eylediği menâkıbda mezkûrdur. el-Hâsıl Bağdâd şehri Dicle'nin cânib-i yemîninde ve Rusâfe taraf-ı yesârında iken mürûr-ı eyyam ve kürûr-ı a‘vâm ile asıl Bağdad şehri harâbe yüz tutup Rusâfe tarafı ma'mûriyet kesb eylemiş olduğundan aslında Rusâfe ismiyle müte'ârif olan mahalline şimdi Bağdâd denilüp Bağdâd şehr-i kadîminin bulunduğu tarafda olan kıt'asına dahî Karşuyaka ve cânib-i kerhi ıtlâk olunmaktadır. [71] Bağdâd Şehrinin Evsâfı Medîne-i Bağdâd ber-vech-i muharrer Dicle nehrinin sol tarafında vâki' olup etrâf-ı selâsesi sûr ile ve taraf-ı râbi‘i Dicle nehriyle muhât ve iç kal'ayı hâvî bir belde-i cesîme olarak gayr-i ez-sâcid yalnız derûnlarında cum'a namâzı edâ olunur kırk aded câmi‘-i şerîfi vardır. İmâm-ı A‘zam kapusu civârında iç kal'aya karîb semtte vülât-ı izâm hazâratına makarr olmak üzere Dicle nehri kenârında bir sarây ve saraya mülâsık Asâkir-i Nizâmiye-i Şâhâne kışlası vardır ki sarây-ı mezkûr vülât-ı izâm hazâratının hâricen ve dâhilen dâireleriyle kâffe-i me’mûrîn-i Devlet-i aliyye ve zabtiye neferâtını isti ‘âb ider vâsi' meydânlu ve müretteb ebniyelü güzel bir sarâydır. Kışla dahî vâsi' bir meydânı ve haylüce ebniyeyi hâvî ise de binâsının ba‘zı yerleri iki ve ba‘zı yerleri bir kat olduğundan ancak bir alay piyâde asker ist‘iâb ider ve hastahânesi ve ayruca bir dâ’ire olmak üzere dâhilindedir. Köprü başında ve İmâm-ı A‘zam kapusu nezdinde birer aded muntazam karavulhâne dahî vardır. Cevâmi-i mezkûrenin evsâ‘ ve eşrefleri Şeyh Abdülkâdir Geylânî kaddese sırruhû hazretlerinin câmi'-i şerîfi ya‘nî merkad-ı münevver­ lerinin derûnunda bulunduğu câmi' ve merhûm Dâvûd Paşa'nın Haydarhâne câmi'-i ve mülûk-ı Celâiriyye'den Sultân Ahmed ümerâsından Mercân aleyhi rahmetü'l-mennânın sûku'r-riyâhında binâ-kerdesi olan câmi' ve Sûku'l-Gazl nâm mahalde kâ’in Câmi'-i Hulefâ ve Cisr kapusuna karîb mahalde olup mukaddemâ Mevlevîhâne iken müşârün-ileyh Dâvûd Paşa merhûmun iki minâreli olarak inşâ eylediği Asâfiye nâm-ı diğer Mevlevîhâne Câmi'i [72] ve meydânda Ahmed Kâhya'nın binâ-kerdesi olan Meydân Câmi'i ve Mehmedü'l-Fadl Câmi'i ve Sipâhî pazarında Kaplan Mahmud Paşa’nın binâ eylemiş olduğu Kaplaniye ve Saray Kapusu pîşgâhında Haşan Paşa merhûmun binâ-kerdesi olup Paşa Câmi'i demekle ma‘rûf olan câmi' ve Ak Kuyu kûrbünde vâki' Şeyh Ömer Şehâbeddin Câmi'-i şerifidir.

Last edit over 3 years ago by norabarakat
4
Complete

4

SEYÂHÂTNÂME-İ HUDÛD

51

İşbu Mahalle Kadar Zikr Olunan Cevâmi‘-i Şerîf-i Evrâce Cesâmetlü ve râbıtalu me‘âbid olup evkâfları dahî vâfîdir. Zikr olunan Mercân Câmi'i evkâfının tevlîyeti vakit ulemâsının a'lemine meşrûta iken çok vakittenberû tevlîyet-i mezbûre vülât câniblerinden müftîlere tevcîh ve tahsîs oluna gelmiş olduğu hâlde bundan akdem Kur’ân-ı azîmü'ş-şânı sekiz cild üzerine tefsîr ve ol vech-ile çeşm-i dakâyık-ı binânı tenvîr ve takrîr iden müftî-i sâbık Alûsîzade Seyyîd Mahmud Efendi'nin nezd-i hakâyık-ı vefd-i saltanat-ı seniyyede kemâl-i istihkâkı nümâyân oldukta vakf-ı mezbûr müftîlerin tasarruflarından fek ve tahlîs buyurularak müfessir-i mûmâ-ileyhin uhde-i istîhâline tefvîz ve ihâle buyurulmuştur. Şeyh Ömer Şehâbeddîn Câmi‘-i şerîfi pişgâhında büyücek bir meydân olarak etrâfı dahî hâlî bulunduğundan evvel bahâr mevsimlerinde ve bayramlarda seyrângâh ittihâz olunup herkes hem orada medfûn Şeyh Ömer hazretlerinin ziyâretine ve hem de seyr-i temâşâya gidüp tenezzüh eder ve meydân-ı mezkûrda at oyununa çıkarlar. Gerek mârrü'l-beyân cevâmi’ şerîfenin ve gerek başluca zikr olunmıyan cevâmi'in ekserînin havlıları dâhilinde tedrîse mahsûs bir kaçar hücreleri ve birer mikdâr kütübü hâvî kütüphâneleri olarak bu medârisde tedrîs olunur. Mescidlerden zikre şâyân [73] yalnız vâlîlerin mukîm oldukları sarâyın ittisâlinde Ebû'n-Necîb Abdü'l-Kâhir-i Sühreverdî’nin mescid-i şerîf ve medresesi olup bu medresenin senevî tahmînen yüz elli bin guruş hâsıllu evkâfı olup el-ân cânib-i evkâf-ı hümâyûndan mazbûten mihver lâyıkında idâre olunmaktadır ve medreselerinden Hâtûniyye Medresesi dimekle ma‘rûf Hâciye Âtike Hâtûn'un fi’l-asl konağı olduğu halde bundan otuz otuz dört sene evvel medrese olmak üzere vakf eylemiş ve üç yüz cild mikdârı kitâbı dahî ilâve-i vakf etmiş iken tekallüb-i eyâdîden nâşî kütüb-i mezbûrenin çoğı telef olarak cüz’î mikdârı kalmışdır. Bu medresenin senevî yirmi bin guruş îrâdlu evkâfı olarak merhûm Dâvûd Paşa zamânında Bağdâd'da bulunan meşâhîr-i ulemâdan merhûm Musulî Ali Efendi medrese-i mezbûrede tedris ider imiş. Ve Alûsîzâde es-Seyyid Mahmûd Efendi medrese-i mezbûrede mûmâ-ileyh Ali Efendi'den tekmîl-i nesh eyliyerek icâzet almış olduğı kendüsünden işidilmiştir. Medrese-i mezbûrenin tevlîyeti nakîblere ve nezâreti müftîlere meşrûta olmak takribiyle Nakîb efendi orasını kendüye mesken ittihâz iderek bu cihetle orası şeref-i tedrîsden hâlî kalmıştır. Bir de Bağdâd vâlîlerinden Ebû Gaddâre Ali Paşa merhûmun sarây-ı mezbûr civârında Dicle nehri üzerinde binâ-kerdesi olup ismine mensûben Medrese-i Aliyye dimekle meşhûr olan ve on hücreyi hâvî bulunan medrese olarak Bağdâd’da bu medresenin müderrisi re’îsü'l-ulemâ add ve i‘tibâr olunur. El-ân tedrîsi meşâhir-i ulemâ-yı muhakkıkîn ve efdal-i nahârir-i müdekkıkîn Zehâvî Mehmed Efendi'nin uhde-i liyâkatlerindedir. [74] Hakkâ ki mûmâ-ileyh Mehmed Efendi her hâlde re’îsü'l

Last edit over 3 years ago by norabarakat
5
Complete

5

52

MEHMED HURŞÎD PAŞA|

ulemâ ünvânına şâyân ve sezâ bir nihrîr-i bî-hemtâdır. Dicle kenârında Cisr kuyusunun alt tarafında vâki‘ olup el-hâletü hâzihî Asâkir-i Nizâmiyye-i Hazret-i Şâhâne'ye kışla ve debboy ittihaz olunmuş olan mahal Hulefâ-yı Abbâsi'ye müte’ahhirlerinden Müstansır Billâh halîfenin medrese olarak binâ-kerdesidir. Medrese-i mezbûre yüz bâb hücreyi hâvî cesîm bir mahal olup halîfe-i müşârün-ileyh zamânında seksen bin cildden mütecâviz kitâbı müştemil bir kütübhânesi var imiş ki kütüb-i mezbûrenin ba‘zıları nice mücelledâtı şâmil kütüb-i nefîse imişler. Hülâgû, Bağdâd'a müstevlî oldukta kütübhâne-i mezbûrenin kütüb-i mevcûdesini Dicle nehrine ilkâ eylemiş ve çünki el-ân çöllerde asâr-ı mecrası nümâyân olan ve Nehrevân ismiyle meşhûr bulunan hark-ı azîm Dicle nehrinden münşa‘ib olarak ol vakit mevcûd bulunmak münasibetiyle Dicle nehrinin Bağdâd pîşgâhında arzî dört-beş tonbaz köpri kurulacak mertebelerde oldığından kütüb-i mezbûre tonbazların ara yerlerine sıkışarak suyun köpri üzerinden aşmasına sebeb oldıkları meşhûrdur. Karşu Yaka'da vâki’ cevâmi’-i şerîfenin eşrefi saraya mukabil Kameriyye Câmi‘-i şerîfi ise de evkâfı dûn olmağla meh-mâ-emken cânib-i evkâf hümâyûndan idâre olunmaktadır. Karşu Yaka'nın dîger câmi'leri her sûretde vasatü'l-hâl olarak bunların dahî havlıları derûnlarında medreseleri vardır. Kadîmde Bağdâd ve Karşu Yaka'da hayli talebe-i ulûm bulunup hattâ Dâvûd Paşa merhûmun zamânına değin iki bin beş yüz kadar talebe bulunurken esbâb-ı müte‘addideden nâşî inkırâz bularak el-ân talebe-i mevcûdesi ancak yüz nefse bâliğ olabildikleri [75] ve bunların da ekserisi Ekrâd ve sâ’ir mahallerden gelme oldukları rivâyet olunmuşdur. Bağdâd'in makarr-ı vülât olan kısmında cesîm ve muntazam çarşû-hanlar ve her dürlü esnâf ve tâcirler mevcûd olarak hâl-i esbakına kıyâsen yine noksâniyyeti var ise de Asâkir-i Nizâmiyye-i Şâhâne makarrı olmak ve İran züvvâr ve tüccârının memerri bulunmak cihetiyle sâye-i cenâb-ı mülûkânede haylice ma‘mûr ve âbâdân mahaldir. On dört kadar çarşû hamamı olup bu hamamlar kârgîr binâ iseler de sıvasız olduklarından ve bir de zeminleri orada hâsıl olur katıca bir nev‘î zifti erittikten sonra kum ile karışdırarak taş yerine anınla döşenildiğinden derûnları karanlıktır ve mürûr-ı zamanla işbu zift döşemelerinin ba‘zı yerleri çöküp su terâküm idecek yerler peydâ ola geldiğinden derûna kasvet verir şeylerdir. Nefs-i Bağdâd'da mukaddemâ alaca ve kutni ve kadîfe akmişesi ve kilim ve "çârfed" ve "cânfes" ve atlas ve "bürüncek" ve kadınların büründükleri envâ‘-ı çârşaflar ve tellü-pûş ta‘bîr olunur bir nev‘ kumaş ki evâilde Musul ve Urfa'da nisâ tâ’ifesi başlarına bağlanurlarmış ve Ekrâd tâ’ifelerinin isti‘mâline mahsûs "fûtalar" ve gûna gûn maşlahlar ve "ağbânî" ve "düveyhî" ve "füleykî" ve urbân tâ’ifelerine mahsûs elbisede isti‘mâl olunurlar ipek dest-mâl ve kadınların yüzlerini setr ettikleri peçe ve akmişe-i sâ’ireyi

Last edit over 3 years ago by norabarakat
6
Complete

6

SEYÂHATNÂME-I HUDÛD

53

müt‘allik on iki bin culha destgâhları var iken bir kaç seneden berû Frenk metâ‘ların tekessür ve revâc bulunmasından nâşî bu destgâhların kâffesi sekte pezîr olarak el-ân ancak bin destgâh kalmıştır. [76] Bağdâd'ın Kadîm Su Sedlerinin Bozulmasıyla Mazarratları Bâlâda beyân olunduğu veçhile Bağdâd şehrinin üç tarafı sûr ile mûhât olduğu misillü kadîmde Dicle nehriyle mahdûd olan taraf-ı râbi‘-i dahî sed ma‘nâsına müsennât ta‘bîr olunan sedd-i kavî ile mahdûd olduğu halde nehr-i mezbûrun vukû‘ bulmakta olan çoşkunluğu münâsebetiyle mezkûr müsennâtın pek çok yeri harâb ve yebâb olduğundan ve çünki nehr-i mezkûr ötedenberü Bağdâd şehrine îrâs-ı mazarrattan hâlî olmadığından, rivâyet olunduğuna göre fi'l-asıl İmâm-ı A‘zam kasabasından hayli yukarı mahalden tâ Bağdâd şehrinin nihâyetine kadar nehir boylu boyunca olan muhkem müsennâtın ve bunun başladığı yerden bir kaç sâ‘at mesâfe yukaruda vâki’ olarak suların tuğyânında kırılup Bağdâd'ın hâricinde olan ovaları basması muhtemel bulunan yerlerin yapılmış olan dîger sedlerinin îcâbına göre ta‘mîr ve inşâsıçün mahsûs "sed ağalan" ünvâniyle me’mûrlar var iken bir müddetten beru ol usûl lağv olunarak sedlere bakılmamış olmasile sene-be-sene sular taşup Bağdâd kapuları hâricinde bir kaç sâ‘at mesâfe mahalleri kaplayup Bağdâd hendeğine dahî dolmakta olduğundan belde sûrunun pek çok yerlerini rahnedâr eylemişlerdir. Bu takrîb suların çoşkunluğunda Dicle nehrinin taşan suları İmâm-ı A‘zâm kapusu civârından Şeyh Ömer Şehâbeddîn hazretlerinin câmi‘-i şerifine ve oradan Karanuluk kuyu kurbüne kadar Bağdâd şehrinin şarkî taraflarını umûmen kaplayarak derûn-ı şehirde hayli mahalleri harâb ve sekeneden nice bî-çâreleri rehîn-i varta-i ıztırab eylemiş ve eylemektedir. Bir tarafdan dahî Fırat nehri çoşup Cezîre'nın Bağdâd civârında olan mahallerini basarak hevrler ihdâs [77] itmekde olduğundan işbu iki nehrin böyle etrâfı istî'âblarından ve sular çekildikten sonra çukur yerlerde kalmakta olan miyâh-ı râkikeden hâsıl olmakda olan te'affünât letâfet-i hevâya halel vererek Hazîran mürûrundan ve bi'l-hâssa Ağustos ayının onbeşinden sonra emrâz ve ilelin hudûsıyla hayli vefıyyât vukû‘una sebeb olmakta bulunmuştur. Karşu Yaka'nın Evsâfiyle Sebeb-i Harâbiyyeti Bağdâd'ın bir kısmı olup bâlâda hâme-güzâr-ı iş‘âr olan Karşu Yaka'nın haylice çarşuları var ise de ekserisi zehâir ve me’kûlâta dâir esnâf mağazalariyle bakkal dükkânlarından ibârettir. Fırat nehri taşdığı vakitlerde Cezîre'ye doğru cereyân eden suları işbu Karşu Yaka'nın etrâfını kaplar. Ve bi'l-âhire ba‘zı çukur

Last edit over 3 years ago by norabarakat
Displaying pages 1 - 5 of 239 in total