4

OverviewVersionsHelp

Facsimile

Transcription

Status: Complete

SEYÂHÂTNÂME-İ HUDÛD

51

İşbu Mahalle Kadar Zikr Olunan Cevâmi‘-i Şerîf-i Evrâce
Cesâmetlü ve râbıtalu me‘âbid olup evkâfları dahî vâfîdir. Zikr olunan Mercân Câmi'i evkâfının tevlîyeti vakit ulemâsının a'lemine meşrûta iken çok vakittenberû tevlîyet-i mezbûre vülât câniblerinden müftîlere tevcîh ve tahsîs oluna gelmiş olduğu hâlde bundan akdem Kur’ân-ı azîmü'ş-şânı sekiz cild üzerine tefsîr ve ol vech-ile çeşm-i dakâyık-ı binânı tenvîr ve takrîr iden müftî-i sâbık Alûsîzade Seyyîd Mahmud Efendi'nin nezd-i hakâyık-ı vefd-i saltanat-ı seniyyede kemâl-i istihkâkı nümâyân oldukta vakf-ı mezbûr müftîlerin tasarruflarından fek ve tahlîs buyurularak müfessir-i mûmâ-ileyhin uhde-i istîhâline tefvîz ve ihâle buyurulmuştur. Şeyh Ömer Şehâbeddîn Câmi‘-i şerîfi pişgâhında büyücek bir meydân olarak etrâfı dahî hâlî bulunduğundan evvel bahâr mevsimlerinde ve bayramlarda seyrângâh ittihâz olunup herkes hem orada medfûn Şeyh Ömer hazretlerinin ziyâretine ve hem de seyr-i temâşâya gidüp tenezzüh eder ve meydân-ı mezkûrda at oyununa çıkarlar. Gerek mârrü'l-beyân cevâmi’ şerîfenin ve gerek başluca zikr olunmıyan cevâmi'in ekserînin havlıları dâhilinde tedrîse mahsûs bir kaçar hücreleri ve birer mikdâr kütübü hâvî kütüphâneleri olarak bu medârisde tedrîs olunur. Mescidlerden zikre şâyân [73] yalnız vâlîlerin mukîm oldukları sarâyın ittisâlinde Ebû'n-Necîb Abdü'l-Kâhir-i Sühreverdî’nin mescid-i şerîf ve medresesi olup bu medresenin senevî tahmînen yüz elli bin guruş hâsıllu evkâfı olup el-ân cânib-i evkâf-ı hümâyûndan mazbûten mihver lâyıkında idâre olunmaktadır ve medreselerinden Hâtûniyye Medresesi dimekle ma‘rûf Hâciye Âtike Hâtûn'un fi’l-asl konağı olduğu halde bundan otuz otuz dört sene evvel medrese olmak üzere vakf eylemiş ve üç yüz cild mikdârı kitâbı dahî ilâve-i vakf etmiş iken tekallüb-i eyâdîden nâşî kütüb-i mezbûrenin çoğı telef olarak cüz’î mikdârı kalmışdır. Bu medresenin senevî yirmi bin guruş îrâdlu evkâfı olarak merhûm Dâvûd Paşa zamânında Bağdâd'da bulunan meşâhîr-i ulemâdan merhûm Musulî Ali Efendi medrese-i mezbûrede tedris ider imiş. Ve Alûsîzâde es-Seyyid Mahmûd Efendi medrese-i mezbûrede mûmâ-ileyh Ali Efendi'den tekmîl-i nesh eyliyerek icâzet almış olduğı kendüsünden işidilmiştir. Medrese-i mezbûrenin tevlîyeti nakîblere ve nezâreti müftîlere meşrûta olmak takribiyle Nakîb efendi orasını kendüye mesken ittihâz iderek bu cihetle orası şeref-i tedrîsden hâlî kalmıştır. Bir de Bağdâd vâlîlerinden Ebû Gaddâre Ali Paşa merhûmun sarây-ı mezbûr civârında Dicle nehri üzerinde binâ-kerdesi olup ismine mensûben Medrese-i Aliyye dimekle meşhûr olan ve on hücreyi hâvî bulunan medrese olarak Bağdâd’da bu medresenin müderrisi re’îsü'l-ulemâ add ve i‘tibâr olunur. El-ân tedrîsi meşâhir-i ulemâ-yı muhakkıkîn ve efdal-i nahârir-i müdekkıkîn Zehâvî Mehmed Efendi'nin uhde-i liyâkatlerindedir. [74] Hakkâ ki mûmâ-ileyh Mehmed Efendi her hâlde re’îsü'l-

Notes and Questions

Nobody has written a note for this page yet

Please sign in to write a note for this page