Pages
42
89
Mukâta‘a-i Zaviye Tâbi‘-i Hânikîn
Zâviye Karyesi Hâne Aded 50
Benî Veys tâ’ifesinden Hâne Aded 30
Kerevî Cedîd tâ’ifesinden Hâne Aded 60
Cem‘an Hâne Aded 140
Bedel-i iltizâm Guruş 20000
Nâhiye- i Benküdre Tâbi‘-i Hânikîn Bâclân Tâ’ifesinden
Şîre-vend tâ’ifesinden Hâne Aded 15
Garîbe-vend tâ’ifesinden Hâne Aded 30
Cimâr tâ’ifesinden Hâne Aded 80
Hacılar tâ’ifesinden Hâne Aded 20
Kazânlu tâ’ifesi Hâne Aded 70
Ciğerlü tâ’ifesinden Hâne Aded 10
Mahlân tâ’ifesi Hâne Aded 10
Zend tâ’ifesinden Hâne Aded 45
Zenge tâ’ifesinden Hâne Aded 20
[131] Seyyidler tâ’ifesinden Hâne Aded 105
Lerre-vend tâ’ifesi Hâne Aded 20
Süre Mîri-Sürha Mîrî tâ’ifesinden Hâne Aded 15
Debât tâ’ifesi ki mî‘dandır Hâne Aded 25
Bâclân Mülhakâtından
Saruca tâ’ifesi Hâne Aded 40
Molla Mîrzâ Hacılar Hâne Aded 10
43
90 Cem‘an Hâne Aded 515
Bedel-i iltizâm sene... 266 Hâne Aded 610 Yerlü İslâm 1656 Aşâyir-i muhtelife 0025 Tâ’ife-i Yahûd ------2291
Vâridât Yekûn Guruş 642 000
Hânikîn ve Hacı Kara(1) Karyelerinin Ahvâli
Mahall-i merkûmeden Hânikîn ol civarda Elvend ve coğrafya kitâblarında Hulvân ismiyle mezkûr olup âtiyü'z-zikr beyân Zuhâb civârında vâki' Dâlehû nâm büyük dağdan nüzûl ve Reyzâv karyesinden ve bu karyenin taraf-ı garbisinden olan Dertenk boğazından ve Zerde dağı üzerinden ve bu dağda vâki' Pîrân gedüğü demekle ma'rûf uçurumdan cereyân ve Serpül önünden mürûr eyliyerek bi'l-âhire Kızıl Rabat karyesinin üst tarafında Köşk-i Zengî civarında Diyâle [132] nehrine munsab olan nehrin sol tarafında vâki' olarak Hacı Kara karyesi dahî anın karşısında nehr-i mezbûrun sağ tarafında vâki'dir. Ve bu iki karye bir kasaba hükmündedir. Atîde beyân olunacağı vech üzere burası İran tüccâr ve züvvârının bir azîm mürûrgâhı olduğundan ve suların çoşkunluğundan nehr-i mezbûr ubur vermediğinden İran tebe‘asından suhûletle mürûriyçün biri yıkıldıkça âharı inşâ olunmak üzere yakın vakitlere kadar İrâniyân tarafından oraya bir kaç köprü inşâ olunmuş olduğu misillü İranlu Zuhâb'a müstevlî olduğu sene Şeh-zâde Mehmed Ali Mîrzâ karyeteyn-i mezbûreteyn arasına metîn ve müstahkem kârgîr bir köprü inşâ ettirerek mezkûr köprünün mesârıfını Zuhâb sancağı vâridâtından tesviye eylemiştir. Karyeteyn-i mezbûreteyn Bağdâd'ın yirmi sekiz sâ'at mesâfe şark-ı şimalîsinde vâki' olup buradan Zuhâb karyesine dokuz sâ‘at mesâfedir. Karyeteyn-i mezbûreteyn mukaddemleri daha ma‘mûr iken İranlu'nun Zuhâb ve civârına istilâsında pây-ınâl oldukların harâba yüz tutmuş ve mu’ahharan dahî ta‘ûn illetinden husûsâ esbâk Bağdâd Bağdâd vâlîsi Ali Paşa merhûmun revâ-şiken-i mazarrat-ı tâ‘ûn olan idâre-i müseyyibânesinden müşârün-ileyhin evâhir-i
(1) Derkenar: Hacı Kara karyesi otuz dört derece ve yigirmi bir dakîka ve yigirmi sekiz saniye arzında olup Hânikîn ile karye-i mezbûre arasında fakat bir nehir olmağla arz hususunda farkları yok demektir.
44
91
hükümetine gelince harâbiyette kalmış olduğu halde Necîb Paşa merhumun oralarda Tanzîmât-ı Hayriyye usûl-ı ma‘delet-şümûlünü neşretmesi ve fukaradan cevrü ezâyı ber-taraf eylemesi münâsebetiyle sâye-i şâhânede sekenesinin mazhar oldukları âsâyiş-i hâl dîde-i sa‘y-i kûşişlerini açup bu kerre de kendüleri efvâc-ı harâbiyeti pây-mâl etmeğe başladılar. [ 133] Hattâ oralarda bulunulduğu vakit Hânikîn yakasında müceddeden hurma bağları ve han dükkân gibi ebniye ihdasına bed’ olunmuş idi. Bu iki karyenin ebniyesi çamur ve tuğladan m a‘mûldur. Oralarda "şu karyede kaç hâne vardır?" deyü su’âl olunsa haber verdikleri mikdârın iki veya üç misli hâne var farz olunmak gerekdir. Zîrâ anlar dahî Mendelî halkı gibi hâneleri "havlı" ma‘nâsına olan "hoş" ile haber verirler. Halbuki bir havlı derûnunda olan bir kaç odada iki üç familya sığışup oturdukları tahkîk olunmuştur. Bu takdîrce Hânikîn ile Hacı Kara’da beş-altı yüz hâne şenlik olabilir. Hânikîn'de üç cami‘-i şerîf ve üç bâb han ve Hacı Kara'da dahî Kervânsarây-ı Acem ismiyle ma‘rûf kârgîr binâ büyücek bir ve yine kârgîr bina olarak küçük bir bâb ki iki bâb han ve iki tarafında bezzâz ve attâr ve boyacı ve kasâb ve bakkal ve demirci ve kalaycı esnâfı dükkânları ve kahvehâneleri vardır. Lâkin Kürd karyeleri demek olduklarından bu esnâfın dükkânlarında karışık şeyler satılur. Farazâ bezzâz dükkânlarında bez ve basma satıldığı misillü mevsimine göre marul ve kabak dahi satılır ve demirci dükkânlarında boya ve boyahânede ceviz ve anason ve attâr dükkânında et ve kasâb dükkânında râvend ve İngiliz tuzu satılır. Mahalleyn-i mezbûreyn ahâlîsinden İslâmlarının ekserisi Ekrâd ve cüz’îsi Arab tâ’ifelerinden olup Arab ve Kürdlerin ağlebi Şâfi‘î ve ba'zısı Şî'îyü’l-mezhebdirler. Ekrâdı asıl kendü lisânlarından başka Farisî ve ba'zıları Türkçe dahî tekellüm ederler. [ 134] Bunların Kürdleri tahsîl-i ulûma heveskâr adamlar olduklarından oralarda oldukça tedrîs dahî olunur.
Hânikîn Üzerinden Mürûr Eden Acem Teb‘a ve Züvvârının Mikdârı ve Keyfiyyetleri
Bâlâda beyân olunduğu vehc üzere Hânikîn karyesi İran memâlikinin pek çok yerinden atebât-ı âliyeye gelen züvvâr ve Bağdâd ve Şam ve Haleb taraflarıyla ahz ve i‘tâları olan tüccârın mürûrgâhı olmasıyla karantina mürurlarından tahkîk olunduğuna göre bir sene zarfında mürûr ve ubûr eden züvvâr ve tüccar ve hamûleleri icmâlen zîrde gösterilmiştir.
45
Mlil IMIİI) HURŞID |PAŞA|
92
Z i i v v â r ve T ü ccâr-ı İrân iyye
K a tır cıy â n
K oyun
A deti
N ü fûs Aded
R e ’s A ded
1122 1830 3060 1267 658 1093 17052 19614 3826 669 2617 161
284 304 229 154 161 88 701 669 64 150 254 290
3040 3118 3040 7200 4700
585 197 778 1230 818 853 1966 895
52969
3348
24957
9815
H a m û le-i T icâret Yük Aded
T â r ih -i M ürûr
786 977 146 454
Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos
3059 800
M âh
Eylül Teşrîn-i evvel Teşrîn-i sânı Kânûn-ı evvel Kânûn-ı sânî Şubat
İşbu mürur ve ubûr eğerçi karantina defterinin aynı olamak üzere Rûmî aylarıyla gösterilmiş ise de âtîde beyân olacağı veçhile teb‘a-i Irâniyye'nin mevsim ziyâretleri Arabî aylarında vâki‘ olduğundan mürurun kıllet ve kesreti Rûmî aylarıyla mukayese olunmak lâzım gelmez. [134] Ya‘nî meselâ Mart ayında az ve 1{yitil ve Teşrîn-i evvel aylarında çok nüfûs gelmiş olduğuna kıyâsen her sene Mart ayında cüz’î ve dîger iki ayda kiillî mürûr vâki1 olur denilmek sahîh olamayacağından îzâh olundu. Tetimme-i Cedvel H ayvanât R e ’s Aded
C enâzehâ
2190 3087 3330 2072 1256 1320 1870 20384 4025 3857 2429 1406
178 171 163 232 13 66 787 577 302 268 293 126
64056
3176
A ded
E sterh â R e ’s Aded
120
120
T â r îh -i M ü r û r M âh
Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Teşrîn-i evvel Teşrîn-i sânî Kânûn-ı evvel Kânûn-ı sânî Şubat
46
Ba‘zı Tafsilât
Bâlâda züvvâr esâmesinde mürakkam olan elli iki bin bu kadar nüfûs sıbyân ve nisvândan başka yalnız büyük nüfûs zükûrdur ve bunların ağlebi atlu olup piyâdeleri azdır. Katırcıların iki neferinde bir merkeb olarak yollarda münâvebe tarîkiyle binerler ve hayvânât esâmîsi yekûnunda gösterilen altmış dört bin şu kadar re’s hayvân züvvâr ve tüccârın binek ve yük hayvânlarıyla cenâze tahmil olunan hayvânlardan ibârettir. Ve her iki cenâzeyi bir yük olarak tahmil ederler. [135] Koyunları dahî fürûht etmek için getirirler, hamûle-i ticâret esâmesi tahtında cem‘an gösterilen dokuz bin şu kadar yük kendisinden gümrük rüsûmu alınmak îcâb eden yüklerden ibâret olarak züvvârın kendü nefslerine mahsûs gerek râkib oldukları hayvânât üzerinde ve gerek başlıca hayvânât üzerinde yüklü olan yükleri külliyyen hâricdir ve işbu züvvârdan her biri bir kaç günlük yiyeceği beksimad ve hayvânlarının yemlerini süvâr oldukları hayvânlara tahmîlen mümkün mertebe berâberce taşıyarak bu sûretle Hânikîn ve civârında ve bu mahallerden Bağdâd'a kadar uğradıkları mahallerde teb‘a-i Devlet-i aliyyeye ticâret ettirmemeğe cehd ederler ve müccerred gümrük rüsûmu vermemek için zî-kıymet olan ipek ve ana mümâsil şeyleri cenâze tâbûtları derûnunda gizlediklerinden başka gerek Bağdâd'da fürûht etmek gerek ba‘zı ahbâblarına hediye vermek üzere gizledikleri elma ve ayva gibi meyveleri de tâbûtların içine gizledikleri meşhûrdur. İşbu Acem züvvâr ve tüccârı bu tarîkten bilâ inkıta' gidip gelirler ise de Gadîr-hum ta'bîr olunan gün ki fahr-ı âlem sallallâhu aleyh-i vesellem efendimiz hazretleri teşrîf-i dâr-ı bekâ buyuracaklarına karîb hacc-ı vedâ‘ da minbere su‘ûd buyurup "men küntü mevlâhu fe-aliyyün mevlâhu ilâ âhirihî" hutbesiyle du‘â-yı meşhûru serd ve îrâd buyurdukları gün olarak Zi’l-hicce ayında ve İmâm-ı Ali kerremallâhu vechehu ve radiyallâhu anh hazretlerinin hilâfetleri gününde ve server-i gürûh-ı şühâdâ hazret-i Hüseynü’l-Murtazâ radiyalâhu anh efendimizin nûş-ı şerbet-i şehâdet buyurdukları aşr-ı Muharrem’de atebât-ı âliyede bulunmak üzere bu eyyâm-ı [137] ma'lûmeye karîb günlerde kesret üzere gelürler. Hattâ bir iki mâh zarfında elli bin kadar nüfûs geldiği vardır.
Tekemmüle
Defter mûcebince Acem teb‘ası olarak mahall-i mezbûrdan bir sene zarfında Bağdâd'a mürûr eden nüfûs-ı zükûr elli altı bin kadardan ibâret görülmüş ise de tahkîkât-ı vâkı’aya göre senevî yüz binden ziyâde nüfûs geçer imiş. Lâkin karantina gardiyanlarının iktızâ-yı usûlleri üzere akşâm ezânında çekilerek bu makûle mürûr ve ubûra nezâret ve dikkat eder kimse kalmadığından ve yaz mevsimlerinde züvvâr ve sâ’irleri Hacı Kara ve Hânikîn'de kalmayup geceleyin